Açış Konuşması /Mithat Dindar

ÇOCUK BAYRAMI

Saygıdeğer misafirler, sevgili çocuklar!

Hepiniz hoşgeldiniz!

Geçmiş Ramazan Bayramınızı kutluyor selam, hürmet ve muhabbetlerimi sunuyorum.

Böyle mutlu bir günde ve bu mekanda bizleri biraraya getiren Allah’a hamd ediyorum.

Bugün burada “Çocuk Bayramı” münâsebetiyle toplanmış bulunuyoruz.

Başta, bizi kırmayarak proğramımıza katılan Hüseyin GONCAGÜL Bey ve ekibine, siz misafir kardeşlerime, diğer dernek temsilcilerine, bacılarıma teşekkürler ediyor, minik yavrularımızın da gözlerinden öpüyorum.

Ayrıca, proğramın hazırlanışında emeği geçen personele, cemiyet başkanlarımıza, idarecilerimize, üyelerimize, bölgemiz « Gençlik » ve « Hanım Kolları » teşkilatlarımıza da ayrı-ayrı teşekkür ediyorum.

Bu proğramı ilk defa geçen yıl 31 Ocak 1998 pazar günü gerçekleştirmiştik. C. Hakk’a şükürler olsun ki, ikincisini bu gün gerçekleştiriyoruz.

Bir millet dününü bilir, yaşadığı bu ânı da iyi değerlendirebilirse, ancak o zaman YARIN’larına güvenle bakabilir.

Çocuklarımız YARIN’larımızdır. YARIN’larına, yarın sahip çıkmaya kalkışanların, YARIN’larını kazanma şansları hiç denecek kadar azdır!.. Çünkü, GÜN, o gün kazanılamaz! GÜN, dün kazanılır! Öyleyse, YARIN’ımızı da bu gün kazanmak durumundayız…

Bunun içindir ki, bu GÜN’ü tertib ederek, çocuklarımızı bayram kültürümüzle tanıştırmak istedik. İnşaallah böyle proğramları daha da geliştirerek her yıl tekrarlamayı düşünüyoruz.

Böyle bir günde geleceğimizin teminatı olan evlatlarımıza bir kaç hususu hatırlatmak istiyorum:

Sevgili çocuklar!

Sizler birer cevhersiniz. Belki farkında değilsiniz ama, sizler, küçücük cüsselerinizde geleceğimizi taşımaktasınız…

Mevcut nesli her türlü insanlık dışı uygulamalarla çürütmeye çalışanlar, geleceğimizin teminatları olan sizleri de şimdiden uyuşturucunun her türlüsüyle ve kanunsuz uygulamalarla çürütmeye kalkışabilirler…

Onun içindir ki;

Ana-babanızın ve büyüklerinizin sözlerini tutunuz. Onları üzmeyiniz. Ancak, sizden kötü şeyler yapmanızı isteyenler en yakınınız da olsa, onları reddediniz. Uyuşturucudan uzak durunuz. Uyuşturucuyu en yakınınız dahi vermeye kalkışsa, onu kullanmayınız. Bilhassa komşularınızı ve diğer insanları rahatsız etmeyiniz. Hırsızlık yapmayınız. Gerek bizim ve gerekse diğer varlıkların yaşamlarında önemli bir yeri olan bitkiler, çiçekler ve diğer ağaçlara zarar vermeyiniz. Onları koparmayınız. Daha doğrusu, yeşili seviniz ve koruyunuz…

Arkadaş seçerken, çok dikkat ediniz…

Denilmiştir ki; «Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.»

Başka mekanlarda ev veya arsa edinmek yerine, iyi bir dost edinmeyi tercih ediniz…

Bir soru üzerine Bâki şöyle der:

«Üç çeşit dost vardır: Bir dost vardır, gıda gibidir; sen onu her gün ararsın. Bir dost vardır, ilaç gibidir; gereğinde ararsın. Yine bir dost vardır ki, hastalık gibidir; o seni arar.»

Kendinizi ve diğer insanları seviniz ve sevginizle herşeyi kucaklayınız…

Başkalarına kötülük yapmayınız, kendinize de kötülük yaptırmayınız…

İnsanları elbisesine, arabasına, evine, arsasına, makam ve rütbesine göre değerlendirmeyiniz.

Maddi konularda değil, insanlığa hizmette yarışınız… Çünkü, maddi konulardaki yarışta, âciz olup da geride kalan fakirlerin unutulması söz konusudur… Onun içindir ki, sık-sık maddi konularda kendinizden aşağıda olanlara bakıp, hâlinize şükrediniz…

Yıldızlara bakınız; fakat, toprağı unutmayınız!..

Toprağın üstündekilere bakınız; fakat, altındakileri unutmayınız!..

Dostlarınıza ve arkadaşlarınıza bakınız; fakat, ana-babanızı unutmayınız!..

YARIN’lara bakınız; fakat, DÜN’ünüzü unutmayınız!..

Eser’e bakınız; fakat, MÜESSİR’i unutmayınız!..

Sevininiz; fakat, sevinemeyenleri unutmayınız!..

Gülünüz; fakat, ağlayanları unutmayınız!..

İsteyiniz; fakat, diğer isteyenleri de unutmayınız!..

Yiyiniz; fakat, açları unutmayınız!…

Birbirinizin hatalarını unutunuz; fakat, iyilikleri unutmayınız!..

Maddi sermayeniz olsun; ama en büyük sermayeniz, insanların size olan güven ve sevgileri olsun…

Sadece kendinize, ana-babanıza ve diğer yakınlarınıza belâ-musibet gelince üzülüp ağlamayınız. Böyle olursanız, dünyanızı küçültmüş olursunuz. Dünyanın neresinde olursa olsun, bir insana veya diğer canlılara aynı belâ-musibet gelecek olursa, onlar için de üzülmeyi ve ağlamayı başarabiliniz… Bu hareket, sizin, dünyayı kucakladığınızı gösterecektir… Büyük olmak isteyenler, büyük düşünürler; bunu hiç unutmayınız… Elbette, sadece kendisinden ve diğer yakınlarından başkasını düşünemeyenler, sizi bu halinizle anlamakta güçlük çekecekler ve belki de sizinle alay edeceklerdir!.. Varsın etsinler!.. Siz siz olun, içindeki bütün canlılarla dünyayı kucaklamaktan vazgeçmeyin… Dünyayı öyle bir kucaklayın ki, dünya, sımsıcak kucaklarınızda hayat bulsun… Sizlerin sevgi ve hayat dolu kucağınızdaki bu dünyada çiçekler açsın, kuşlar ötsün, yemyeşil tarlalarda diğer canlılar hayat bulsun. İnsanlar birbirlerine hep iyiliklerle yaklaşsın, herkes birbirini sevsin ve orada sevgi, barış, kardeşlik ve güzellikler hâkim olsun…

Herbiriniz, yangınlara bir kova su döksün ki, ormanlarında yangın olmayan bir dünya oluşsun…

Herbiriniz, bir mermi veya bir silah imha etsin ki, savaş olmayan bir dünya oluşsun…

Herbiriniz, kötülük yapmayınız ki, kötülüklerin olmadığı bir dünya oluşsun…

Herbiriniz ışık olsun ki, dünya ışıl-ışıl aydınlık olsun…

Bundan sonraki çalışmalarımızda da C.Hakk’dan yardımlarını niyaz ediyor; hepinize selam, hürmet ve muhabbetlerimi sunuyorum.

 

Sepetim


Alışveriş sepetiniz boş.