Açış Konuşması / Mithat Dindar

RAMAZAN BAYRAMI, ÇOCUKLAR İÇİN ÖZEL EĞLENCE GÜNÜ

Saygıdeğer misafirler, sevgili çocuklar!

Hepinize hoşgeldiniz diyor, Ramazan Bayramınızı kutluyor selam, hürmet ve muhabbetlerimi sunuyorum.

Böyle mutlu bir günde ve bu salonda bizleri biraraya getiren Allah’a hamd ediyorum.

Bugün burada “Ramazan Bayramı, Çocuklar İçin Özel Eğlence Günü” münâsebetiyle toplanmış bulunuyoruz. Başta bizi kırmayarak proğramımıza katılan Hüseyin GONCAGÜL ve ekibine, Ozan Yusuf POLATOĞLU’na, uzaktan-yakından gelen siz misâfir kardeşlerime, diğer dernek temsilcilerine, bacılarıma, Porcieu Belediye Başkan Yardımcısına ve Meunier ailesine teşekkürler ediyor, minik yavrularımızın da gözlerinden öpüyorum.

Ayrıca, proğramın hazırlanışında emeği geçen personele, cemiyet Başkanlarımıza, İdare Heyetlerimize, Üyelerimize, Bölgemiz Gençlik ve GOB Teşkilatlarımıza ayrı-ayrı teşekkür ediyorum.

Gurbette ilk defa böyle bir günü çocuklarımıza ayırmamızın sebeplerinden bir-kaçını aşağıya alıyorum:

Çocuklarımız bizim yarınlarımızdır. Her nesil dününü ve yarınını bilmeye mecburdur. Ayakta kalabilmenin tek şartı da budur. Dününü ve yarınını bilmeyen nesiller yıkılmaya, yokolmaya veya asimile olmaya mahkûmdurlar. Hangi millet veya anne-baba böyle bir sona razı olabilir?

Çok acıdır ki, evlatlarımız dününü bilmedikleri gibi, yarın ne olacaklarını da bilmemektedirler. Bu manzara öyle bir manzara ki; hem kökü olmayan ve hem de yarın hangi meyveyi vereceği belli olmayan bir ağaç!.. İnsanları köksüz ve mayvesiz hâle getirebilmek için bütün mesâisini harcayan kişi, kurum, kuruluş veya devletlere şaşmamak mümkün değil…

Böyle bir neslin kendi toplumuna faydası olmayacağı gibi, içinde yaşadığı diğer topluma da bir fayda sağlamayacağı âşikârdır…

Ne acıdır ki, bu gün, evlerimizde üç kuşak olmasına rağmen üçü de birbirinin yabancısı durumundadırlar…

Birinci nesil, 30 yıl önce resmi makamlara giderken, bir tercüman bulamamanın verdiği sıkıntıyla şöyle diyordu:

“Evladım büyüse de, şu tercüman sıkıntısından bir kurtulsam!..”

Bu gün hayâl ettiği evlâdı büyüdü. Onu tercüman olarak götürdüğü yerlerde gördü ki; Onun için de bir tercüman gerekli!..

Fakaat! İşin daha da acı tarafı şu ki; birinci nesil için tercüman bulmak mümkün iken, üçüncü nesil için tercüman bulmak hayli güçtür! Hattâ imkansız da diyebiliriz… Çünkü, üçüncü neslin dilini tercüme edecek tercümanlar henüz yetişmiş değildir!

Mesela;

Sofrada dudağını ısıran on yaşındaki bir çocuk diyor ki; “Dudağımı yedim!”

Namaz kılan bir çocuk diyor ki: “Namaz yaptım.”

Abdest alan bir çocuk da diyor ki: “Abdest yaptım.”

Bu halimizle bizler bu gün, “Dün”, “Bugün” ve “Yarın” düzleminin kırıldığı bir ânı yaşıyoruz. Bu kırığı tamir etmez, daha doğrusu kaynak yaparak birleştiremezsek, gelecekteki neslimiz tamâmen köksüzleşecek ve Allâh korusun belki de yok olacaklardır…

Bunun içindir ki, bu günü tertib ederek çocuklarımızı bayram kültürümüzle tanıştırmak istedik. İnşâallah böyle proğramları daha da geliştirerek her yıl tekrarlamayı düşünüyoruz.

Bu gün olduğu gibi, gelecekte tertib edeceğimiz proğramlarımıza da aynı ilgiyi göstereceğinize eminim.

C.Hakk’dan, bundan sonraki çalışmalarımızda da yardımlarını niyaz ediyor, hepinizi tekrar hürmet ve muhabbetlerimle selamlıyorum.

Porcieu, (Fransa), 31.01.1998

 

Sepetim


Alışveriş sepetiniz boş.