Mithat DINDAR>

 

 

‘’TİK-TAK’’LI DOSTLARIM !
Visiteur

 

Ah ! saatimin ’’tik-tak’’ larını duydukça, vücud evime giren hırsızı hatırlarım hep… Sanki ’’tik’’ deyince evime giriyor, ‘’tak’’ deyince de ömrümün bir ânını çalıp(!) götürüyor…

Buna rağmen yine de onları seviyorum. Çünkü hem girişinde, hem de çıkışında beni haberdâr ediyor.

Bir de habersiz girip-çıkanlar var ki, işte o sinsî hırsızları bir türlü sevemedim…

’’Tik-tak’’ lar;

Yeni bir ânı,

Her ânımın gerilerde kalışını,

Doğuşumdan uzaklaşıp, ölüm ânıma yaklaşmayı,

Durmaksızın çalışmayı,

Ötelerden gelen çağrıyı,

Bu gölge âleme fazla meyletmemem gerektiğini hatırlatır hep...

’’Tik-tak’’ lar mesajdır, uyarıdır...

’’Tik-tak’’ lar, her ânımın bir ’’lavhâ’’ üzerine kayıt sesleridir...

Evet,

’’Tik-tak’’ lı saatimi seviyorum.

O, benim için;

Zaman...

Hem uzaklaşmak, hem de yaklaşmak…

Gafletten uyarıcı bir arkadaş, hattâ gerçek bir dost…

“Varlığı” ve “hiçliği” hatırlatan bir uyarıcı…

Haberleri bana taşıyan postacı…

Yolumun işâret taşlarını döşeyen bir usta…

O, hiç durmaksızın göremediğim manzaraları, hissedemediğim duyguları, duyamadığım sesleri, hattâ çığlıkları… Dokunamadığım varlıkları, unuttuğum mesajları ve daha nicelerini  ‘’tik-tak’’ larıyla bana anlatmaya çalışan gerçek bir dosttur…

Gel ‘’tik-tak”lı saatim, gel!

Gerçek dostum, uyarıcım!..

Her yerde ve her zaman berâber olalım. Rahatsız olduğumu sanarak hayıflanma sakın! Bilakis memnunum… N’olur geceleri bile terketme beni!..

Geceleri her uyanışımda;

Varlığını-varlığımı,

Başlangıcımı-sonumu,

BİR’i-birleri,

KÜN-FEYEKÜN’ü,

Durmaksızın hatırlat…

Hatırlat ki;

Gaflette olmayayım…

Hatırlat ki;

Düşünmeyenlerden değil, az düşünenlerden bile olmayayım…

Hatırlat ki;

Şu gölge alemde kaybolmayayım…

Hatırlat ki;

Hatırlamanın, düşünmenin, duymanın, görmenin, hissetmenin, gerçeğe yürümenin, hattâ koşmanın, gerçeği yakalamanın…

VAR EDEN’in varlığında yok olmanın…

Yokluktan VAR OLAN’a kaçıp sığınmanın…

Villa evine değil kabir evine, hep yukarıya değil aşağıya bakmanın…

Uçana değil koşana, koşana değil yürüyene, yürüyene değil sürünene, sürünene değil sürünmekten bile aciz olana bakıp şükretmenin hazzını yaşayayım…

Bütün bu mesajları saklayan, engelleyen ve örten haber hırsızı ‘’tik-tak’’ sız saatler! Gidiniz! Bana asla yaklaşmayınız! Öte’lerden gönderilen haberleri engelleyen sizleri aslâ sevmiyorum!..

Gel ’’tik-tak’’lı saatim, gel!

N’olur, çıkış kapısına kadar beni yalnız bırakma!..

“Tik-tak“lı sâdık dostum…

Uyarıcım...

 

 

Sepetim


Alışveriş sepetiniz boş.